EVLİYA ÇELEBİ MUT’U ANLATIYOR

Mut kelimesinin anlamı nedir?

Arı ordusunun koruduğu tılsımlı defineler hangi dağdadır?

Kurut ve Gümüş nehirleri hangi ırmaklardır?

 

“Alahan’dan sonra devasa orman ağaçları ve zeytinliklerle kaplı yemyeşil alanları geçtikten sonra Allah’ın izniyle Yapılı köyüne geldik.

Karaman kalesinden buraya gelinceye kadar mamur bir kale görmedik, kan kokan, korkunç, güvenli olmayan yollardan geçe geçe buraya ulaştık.

Burası Silifke paşasına bağlı has olup voyvodası vardır. Bir Müslüman köyü olup güzel pirinç yetişir.

GÜMÜŞ NEHRİ

Bağla yaylasından gelip Köserelik limanı yakınında Akdeniz’e akan Gümüş nehri vardır.

Burada göklere boy atmış pilav yığını gibi bir tepe vardır. (Mağras tepesi) Bu tepe hiçbir dağa zincir bağı olmayan düzgün bir tepe olup içinde büyük defineler olduğunu söylüyorlar. Bu dağın zirvesinde kömür olmuş çok adam bulunmuştur.

Buradan kıbleye doğru bir saat atla gittikten sonra Muta geldik.

MUT KALESİ

Daha önce ahlaksız kefere elinden fethetmeye gelen Karaman oğlu Yakup Şah büyük bir orduyla geldiği Mut kalesinde yenilip bütün askerlerinin şehit olduğu için “Dar-ı Mut- mevt” yani ölüm yurdu denmiştir.

Onun ardından yine Karaman oğlu İbrahim Şah gelip bilek gücüyle Mutu fethetmiştir. Bütün krallarını ve askerlerini kılıcın dişinden geçirerek yetmiş bin laşeden oluşan kalenin kuzeyinde bir tepe oluşturmuştur.

Bu Müslüman olmayanların gömülü olduğu tepeye maşatlık derler. Karamanoğullarının kefirlerle yaptığı en büyük savaşı budur.

Fetihten sonra kaleyi de yerle bir etmişlerdir. Ancak uzun zaman sonra Celali isyanlarını bastıran Kuyucu Murat Paşa tarafından Silifke’den gelecek softa eşkıyasından halkı korumak için Mut kalesini yeniden yapmıştır.

Kalede bir dizdar ve 20 eri vardır. Derenin başında kayalık bir alanda yer alan kale uzunluğuna dörtgen tarzda alımlı bir eserdir. Alanı 600 adımdır. Tek kat duvardır ama son derece sağlamdır. Etrafı Hendekli değildir. İçinde cephane ve dizdardan başkaca bir şey yoktur. Kale dışında bir cami ve 57 kireç sıvalı ev vardır.

Doğuya bakan tek kapısı vardır. Kıble kapısı kapalıdır. Kalenin doğusunda yedi dükkân vardır. Bu dükkânların önünden bir hayat suyu akar ki Temmuzda bile adam elini sokamayacak kadar bir buz parçasıdır.

Burada yüksek köşk gibi bir mescit vardır. Burası bütün halkın dinlenme yeridir.

Bu kalenin kıble tarafında büyük bir semt varmış ama Osmanlı zulmü tarafından yerle bir edilmiş, sadece 200 Ocaklı kâgir bir han kalmıştır. Bu han Karamanoğlu İbrahim Han binasıdır. Bol miktarda hamamı olup Silifke paşası Konakçı Ali Paşa da burada ikamet ettiğinden oldukça faaldir.

Kâgir, kubbeli bir cami vardır, ön kısmında hayır sahibi olan Karamanoğullarından iki kişinin yattığı sivri kubbeli kümbetler vardır.

Kalenin kuzey tarafı Nebi Pınarı dedikleri bir akarsuyla çalışan iki değirmen yeridir.

Yine bu kalenin kuzeyinden gelip kalenin altından akan ve bir saat mesafeden sonra Akdeniz’e karışan bir nehir vardır ki çevresi güllük, gülistanlık, menekşe, erguvan, sümbül ve başta incir, nar ve meyve ağaçları olmak üzere her türlü bitkiyle süslü bir semttir. Bu semt yüz hanedir. Bir camii ve bir mescidi vardır.

Mut şehrinin şöhreti olan şeylerinden birisi bir okkalık (1283 gram) narları ve iri taneli pirincidir.

Burası sahil olduğundan havası sıcaktır.

Mut şehrinin kıble tarafında Konakçı Kara Ali Paşa 200 çadırlık obası ile yerleşmiştir, biz de onun koruması sayesinde gezip dolaşıp, 50 kuruş para ile bir atını hediye edip bizi Silifke kaymakamına göndermek için yanımıza emrinde olan on kemerbaşı / derviş / medrese talebesi refakatçı verdikten sonra ağalar ve paşalarla vedalaşıp ayrıldık.

ZANBUR (ARI) KALESİ

Takyenus yapımı bir kaledir.

Pilav yığını gibi bir tepe üzerinde şirin bir kaledir.

Ama bu kalenin yanına varılmaz ve içine girilemez. Zira bu kaleye yaklaşan olursa bir arı sürüsü onu helak eder. İnsanların ağzında yaygın söylentiye göre Takyanusun tılsımlı hazinesi buradadır. Nice zamanlar binlerce Hintli ve batılı gelmişler büyük servete konalım hayalini kurarlarken bir feci kısır yel esip hepsini sarhoş etmiş ardından da bir arı ordusu onları helak etmiştir.

Seyretmesi muhteşem bir büyük kaledir, ben fakir de baya gerilerden seyrederken gördüm; kale üzerinde bulut gibi bir arı ordusu vardı, uçuşup duruyorlardı. Allah muhafaza hemen uzaklaşıp ayrıldık.

KURUD IRMAĞI

Demaz dağlarından çıkıp gelerek Mut nehrine karışır. Bu nehri geçerken seyislerim baya bir sıkıntı çektiler.

Çok sert akımlı bir sudur, burayı geçtikten yarım saat sonra seyrek ormanlık içinden Zeyne köyüne geldik.

(Evliya Çelebi Seyahatnamesi c. 9 s. 315)